Soy ismini mesleğinden almışlar Çancılığın ata, dede mesleği olduğunun soyadından da anlaşılabileceğine işaret eden Küçükçancı, kendisinin dördüncü kuşak olduğunu ifade etti. Çancılık mesleğinin atalarından kaldığını belirten Küçükçancı, "Atalarımız Akseki´nin Cemerler mahallesine asırlar önce yerleşmişler. Soyadı kanunu çıkınca dedelerimiz soy ismimizi Küçükçancı olarak koymuşlar. Babam bu mesleği dedemden, dedem ise babasından, dedemin babası ise yine babasından öğrenmiş. Ben dördüncü kuşak çan ustasıyım. 4 oğlum 2 kızım var. Sadece köyde birlikte yaşadığımız oğlum Ali bu mesleği öğrendi ama devam etmeyip hayvancılık mesleğini seçti. Şu anda hayvancılık yapıyor. Diğer çocuklarım ise Antalya´da başka mesleklere yöneldiler" dedi.
"Çekiçle fazla döversen sesi bozulur" Küçükçancı, 73 yıllık süreçte kulaklarının uzmanlaştığını, sesleri işiterek işlem yaptığını anlattı. Büyüklüğüne göre yaklaşık 20 dakikada ürettiği bir çanı 10 dakika boyunca akort ettiğini belirten Küçükçancı, "Kolay değil. Yaz, kış ateşin karşısında çekiçle iş yapıyoruz. Her çanı özenle imal ediyoruz. Çanın sesinin güzel çıkması lazım. Bunun için çanı ocakta güzel kaynatacaksınız. Kaynağını iyi yapacaksınız. Çekiçle fazla döverseniz sesi bozulur. Biz yıllarca akort yaptığımız için çanın sesinden olup olmadığını anlıyoruz." dedi. Günde büyüklüğüne göre üretebildiği 15-30 çanı toptancıya ya da direkt çobanlara 20 ila 40 lira arasında satışa sunduklarını söyleyen Küçükçancı, fabrikasyon üretim ile el emeği göz nuru üretilen ürün arasında kalite açısından büyük fark olduğunu vurguladı. Cemerler Mahallesi Muhtarı Mustafa Ay’da "Eskiden mahallemizde çan, elek, kalbur, fare kapanı, tüfek ustası ve yapı ustalarını sayamazdınız. Şu anda köyümüzde genç nüfus kalmadı. El sanatları meslekleriyle ilgili tedbir alınmazsa eğer, bunca meslek göz göre göre yok olup gidecek maalesef" diye konuştu.
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!