"Eşim kendinde değildi" Eşini 7 Temmuz da sezaryen için hastaneye götürdüğünü anlatan Erol Güler, “Sezaryenden ilk önce çocuğum çıktı, sonra eşimi getirdiler. Eşim geldiğinde kendinde değildi. Nefes alamıyordu, gözleri boş bakıyordu. Bu yüzden görevli personelleri uyardık. Onlar da narkozdan dolayı olduğunu söylediler. Geçeceğini söylediler. Ben 10-15 defa gittim, ‘nefes alamıyor gelin bakın’ dedim. Yine narkozun etkisinde olduğunu söylediler. Sonra eşimi kıyafetlerini giydireceklerinde yan döndürdüklerinde ağzından sıvılar akmaya başladı. O zaman müdahale etmeye başladılar” iddiasında bulundu.
"Herhangi bir tanı konulmadı" Ardından eşinin Antalya’daki özel bir hastaneye kaldırıldığını kaydeden Güler, “Bu şekilde hastaneye gelir gelmez kalp krizi geçirdi ve organları iflas etti. İkinci kalp krizini geçirdi. Eşim gece 04.00’de vefat ettiğinde ölüm belgesine epilepsi yazıldı” ifadelerini kullandı.
“İlk çocuğumuzdu” Güler, eşinin kronik bir rahatsızlığı olmadığının altını çizdi. Güler, “İlk çocuğumuzdu. Allah’a şükür sağlıklı. Kontrollerini yaptırdık. Şu anda da ablam bakıyor. Eşim vefat ettikten sonra da karakola giderek şikayette bulunduk” dedi. "Benim eşimin canı yandı" diyerek gözyaşı döken polis memuru Güler, “Benim çocuğum anasız büyüyecek, başka çocuklar anasız büyümesin. Ne yapılması gerekiyorsa yapılsın. Devletimden başka bir şey istemiyorum” diye konuştu. Konuşmakta güçlük çeken genç kadının annesi Iraz Saykun ise, “Çocuğumu odaya çıkardıklarında, ‘çocuğum kriz geçiriyor, gözü tavana baktı’ dediğimde müdahale etmediler. O kadar kötüydü ki. Anlatamam ben, çocuğumun o hallerini anlatamam” dedi. Saykun, konuşmasının ardından morg bahçesi içinde bulunan kaldırıma oturarak uzun süre gözyaşı döktü ve ağıt yaktı.
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!