'KIZLARIMI ANNESİZ KOYMAK İSTEMİYORUM' Seher Özyiğit, "Çok sıkıntı çektik. Eşim yeri geldi yevmiyede çalıştı. Bazen günlerce Antalya'da hastanede kaldık. Benim yüzümden eşim üzerine bir elbise dahi alıp giyemedi. Tedavimde doktorlarım 'Sen ne yaptın Seher Hanım' dediler. 'Bu sinsi hastalığın baş kısmı bitmiş' dediler. Ben her şeyi HEM'de bulunan başta hocam Asiye Hanım'a ve arkadaşlarıma borçluyum. Burada çok mutlu oldum. Yolum kursa uzak ve bazen otobüsü kaçırıyorum ama yine de 7 kilometre yürüyüp, kursa geldiğim günler oldu ama kimselere demedim. Burada huzur buluyorum. Allah beni daraltmadı, çocuklarıma bağışladı. Allah inşallah beni yaşatır. Kızlarımı annesiz koymak istemiyorum. Tek duam en sonuncu kızım, çok dua ettim. 'Allah'ım diğerleri neyse küçük kızım biraz daha büyüse, Allah'ım gücümü benden alma' diye dua ettim. Benim bir mavi boncuğum var, onun da ismi kanser. Bu mavi boncuğu boynumda taşıyorum artık" diye konuştu. 'YAŞAMAKTAN TAM UMUDU KESMİŞKEN' 3 yıl kemoterapi gördüğünü ancak henüz yeterli iyileşme sürecine giremediğini anlatan Seher Özyiğit, "Yaşamaktan tam umudumuzu kesmişken, eşim beni Gazipaşa Halk Eğitim Merkezi kurslarına yazdırdı. Eşim, 'Sen burada mutlu olacaksın. Ben seni her gün sabah getirip akşamları buradan alacağım. Senin için ne gerekiyorsa yapacağım. Benim için ve çocuklarımız için yaşamalısın' dedi. Eşim beni halk eğitimin kapısına bıraktı. İçeri girdim ve Asiye Hocam ve kursiyer arkadaşlarımızla tanıştım. İlk defa böyle bir ortamda olduğum için çıkıp gelmek istedim. O gün Asiye Hocam elime bir kumaş verdi. Onu işledim ve hocam çok güzel olduğunu söyledi. Hocamdan övgü dolu sözleri duyunca hemen şımardım. Kursun ilk günü bitti. Yarın bir daha gideyim, öbür gün bir daha gideyim derken kursa iyice bağlanıp, usta oldum" dedi. 'BU HASTALIĞIN KAFASI EZİLMİŞ' Kursa başlayınca hem çok mutlu olduğunu hem de hastalığını unuttuğunu vurgulayan Seher Özyiğit, şöyle dedi: "Hatta uzun süre tedavi olmaya bile gitmedim. En son doktorumla görüştüğüm zaman, 'Seher Hanım bu hastalığın kafası ezilmiş. Sende artık bir şey yok' dedi. Ben de eşim tarafından halk eğitime yazdırıldığımı, burada mutlu zamanlar geçirdiğimi, bu yıl kafasını ezdiğim hastalığın seneye de gövdesini ezebileceğimi söyledim. Doktorum da dedi ki 'Bravo Seher Hanım, kızların için yaşamalısın. Artık sürekli gelmek zorunda değilsin. Ama bu kadar iyi olduğuna çok şaşırdım, öğretmenlerine ve halk eğitim müdürüne çok selam söyle' dedi." 'SEHER BİZİM NEŞE KAYNAĞIMIZ' Gazipaşa Halk Eğitim Merkezi el sanatları öğretmeni Asiye Küçükduman da "Kurslarımız eylül ayında başlamıştı. Seher, kurslarımıza biraz geç geldi. Özel bir durumu olunca kendisine yardımcı olmak istedim. İlk başta 'Acaba yapabilecek mi, kurslara devam edecek mi' gibi sorular oluşmuştu. Kendisine ilk başta bayağı moral verdim. İlk gün akşamüzeri Seher kurstan ayrılırken, yarın belki gelir belki gelmez diye düşünmüştüm. Ertesi gün Seher geldi ve 'Ben devam etmek istiyorum' dedi. Seher kurslarda neşe kaynağımız oldu. Kendisi rahatsız ama hep neşe kaynağımız oldu. O olmadığı zamanlar sınıfta bir eksiklik oluyordu. Seher'e de iyi gelmesi beni çok mutlu etti, inşallah tamamen iyileşir. Seher çok paylaşımcı. Kısa sürede çok çabuk geliştirdi, yaratıcı fikirleri var" dedi.
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!